22 Mayıs 2011 Pazar

Toros 2005




Bir nevi kaçak sigara. European Tobacco isimli, Mersin kökenli, Barzani ilişkili şirket tarafından üretilir. Nerede üretildiği muamma olmakla birlikte, yurda kaçak girer. Şirketin fabrikasının Mersin'de olduğu iddiaları ise apayrı bir paranoya oluşturmaktadır. Fiyatı 2,5 tl'dir. Tadı garibanlıkta güzel, bollukta boktandır. Tekel sigaralarını sevenler, 2001, 2000 çakması olan bu sigarayı da sevebilir, kar edebilir. Ancak şunu eklemek gerekir ki korkunç balgam yapıyor. Kaçakçılardan, tablacılardan temin edilir.

20 Mayıs 2011 Cuma

Bafetto Pizza




Dostumuz Cem Sinan'ın grupanya davetiyle, bugün de Bafetto Pizza'da soluklandık. Bu mekan, Marmara Forum'da yer alıyor. İddialarına göre, Pizza Hut, Sbarro, Dominos tarzı fast food pizzacılığa karşılar. Pizza dediğin, tahta bir platformda çatal, bıçakla yenir; hamuru ince olur modundalar... Peki iddialarının arkasında durabiliyorlar mı? Göreceğiz :)

Öncelikle, büyük boy pizza+kola fiyatı normal durumlarda 15-16 tl gibi bir şey. Bizim indirimimiz vardı, 6,90 tl'ye yedik. Zaten indirim olmasaydı pek gideceğimiz de yoktu aslında, ama grupanya sağolsun; gitmiş görmüş olduk vesselam.

Arkadaşlardan birisi karışık, diğeri milano pizza söylediler. Ben mexicano pizza söyledim. Diğer arkadaşta Margarita diye bir pizza söyledi ki tamamen mozarella peynirinden oluşmakta. Karışık pizza ile Milano pizza'nın ise , sucuk ve mantar dışında pek bir farkları yoktu. Gelelim menünün en başarılısı olan Mexicano'ya; Mexicano Pizza, tavuk, jalapeno, kırmızı biber, mozzarella, soğan ve domatesten oluşuyordu ve bana kalırsa gayet iyiydi. Bafettonun asıl esprisi olan hamurun inceliğiyse gerçekten ilginç bir şey, zira bugüne kadar yediklerimiz pizza değil başka bir şeydi herhalde diyorsunuz, ya da tam tersi. Zira lahmacun hamuru kadar ince ve gevrek bir hamur üzerinde sunuluyor Pizza. Bunu sevmek, ya da sevmemek size kalmış ama Bafetto'nun da farkı bu...

Nihayetinde diyebilirim ki, öyle aman aman bir şey yok. Gerçi ben Pizza olayını da fazla seven bir vatandaş değilim. Ama meraklısıysanız mutlaka uğrayın, pişman olunacak bir ortam değil...

Max Twister

Dostum Konialis, dondurmadan girince bende size son dönemde tükettiğim bir dondurmadan bahsetme gereği duydum. Arkadaşım A'nın tavsiyesiyle son dönemlerde yemeye ve yalamaya başladığımız bu uzun ve yuvarlak hatlı dondurma sayesinde, beşiktaştan yıldız parkına kadar olan yürüyüşümüzün nasıl geçtiğini anlayamıyoruz bile. Dostum A genelde Ananas, limon ve çileklisini tercih etse de ben daha çok dışı kavun, çilek ve içi portakallı olanı tercih ediyorum. 1 TL'lik fiyatı da bu dondurmayı her daim tüketme isteği doğurmuyor değil. Eğer ki bizim gibi 10-15 dk lık yürüyecek yolunuz bulunuyorsa, sıkıcı yolculuğunuzu bu dondurmayla tatlandırın derim

Algida Fruttare


Vallahi arkadaşlar, ben dahi yazmaya üşeniyorum bu dondurma hakkında. Aslında dondurma demekte boş, buz diyelim. Gerçi ananas aromalısı için konuşmayayım, hindistan cevizlisinden bahsedelim... Gerçek meyve parçacıkları falan filan diye giden reklamlardan yola çıkarak dedim ki, tahminimce sütbeyaz, minimilk karışımı üstelik hindistan cevizli şahane bir şey olsa gerek bu dondurma. 75 kuruş ödedim aldım, merak işte... Olmaz olsun; bildiğin buz, beyaz renk verilmiş. İçine de kolpadan hindistan cevizi eklenmiş. Ve en fenası, korkunç derece de şekersiz bir şey. Övüne övüne diyor ya zaten panolarda, 96 kalori bilmemne diye. Siz siz olun, 96 değil 0 kalori olsa alınacak, yenecek şey değil...

19 Mayıs 2011 Perşembe

Overrated: Sur Ocakbaşı

Dostum Fatih'in yazılarından sonra benim de bir şeyler yazmam gerektiğini hissettim ve sizlere son zamanların en overrated, bir zamanların underrated mekanlarından biri olan "Sur Ocakbaşı"ndan bahsedeceğim. Bu vesileyle de "Merhaba" demiş olalım.

Sur Ocakbaşı, bilmeyenler için söyleyelim Fatih'in Kadınlar Pazarı içerisinde yer alan birçok kebapçısından birisi. Buranın Fatih'in sınırlarını aşan üne kavuşmasına sağlayan iki şey bulunmakta. İlki karışık kebap olarak nitelendirebileceğimiz Sur Kebabı, ikincisi de irmik helvalı dondurma olarak tarif edebileceğimiz Sur Tatlısı.

Sur Kebap

Sur Kebabı, yuvarlak tepsi içerisinde bulgur pilavı, adana, et şiş, tavuk şiş, ezme, soğan, kızartılmış domates ve kırmızı lahana şeklinde sunulmaktadır. Çok yiyen bir kişi için (bknz: biz) bile bir porsiyonu yeterlidir diyebilirim.Kişi sayısına göre ortaya bir tepsi şeklinde de alabilmeniz mümkün. Özellikle bayan ve az yiyen arkadaşlarınızla gittiğinizde 3 kişilik bir grup için 2.5 porsiyon ortaya idealdir. Gelelim asıl Sur Kebabı geçmişte underrated günümüzde overrated yapan hadiseye. Şunu diyebilirim ki tat açısından artık Sur Kebap size öyle ekstrem bir şey sunmaz. Evet doyarsınız, şişersiniz (ki şişmenizi sağlayan temel şeyde bolca bulgur pilavıdır) ama 17 TL'ye kesinlikle bu kebaptan daha lezzetlisini bulabilirsiniz. Burası bu kadar popüler olmadan evvel tat açısından bu kadar standartlaşmamıştı ve bu kadar bilinen bir yer olmadığı için daha az müşteriye daha iyi tat sunabiliyordu. Ama giderseniz görebileceğiniz gibi artık oturulacak yer bulmanın mümkün olmadığı bir yer olduğu ve zamanla yarışmak durumunda oldukları için eski kalitesinde kebaplar hazırlayamadıkları bir gerçek.
Sur Tatlısı

Gelelim Sur Tatlısı'na. Doyurucu Sur Kebabı yenildikten sonra 2 kişiye 1 porsiyon şeklinde önerebileceğim bu tatlı Sur Ocakbaşı'nın belki de değişmeyen ender lezzetlerinden. İrmik helvasının altına konulmuş vanilyalı dondurmasıyla, özellikle yazın sıcak havalarda çok seveceğiniz bir tatlı olabilir.

Bunun dışında dikkat çekebileceğim en büyük sorun servisin kalitesizliği. Özellikle garson diye çalışan arkadaşların biraz daha kibar ve yontulmuş olması gerekiyor. Bunla ilgili en güzel??? aklımda kalan anı da ablamın yarıdan az kalan kolasına garsonun kolayı tutup "İçicen mi?" demesidir. Evet Sur Kebap bu kadar samimidir, evde annenizden ve babanızdan bulamayacağınız samimiyeti bu arkadaşlardan bulabilirsiniz. Servis kalitesinde bu kibarlıklarının yanı sıra yavaşlıkta büyük bir problem. Bunda da en büyük etken tabi ki de yoğun müşteri sayısı.


Kelle başı bir porsiyon sur kebabı, sur tatlısı ve bir kola alarak 25 TL'ye çıkabileceğiniz bu mekana yolunuz eğer Fatih'e düşerse ve de hiç gitmediyseniz deneme amaçlı olarak gitmenizi öneririm. Eğer ki 25 TL çok birader şöyle daha hesaplı yerler yok mu derseniz, bizi okumaya devam edin. Hade kalın sağlıcakla

18 Mayıs 2011 Çarşamba

Biliyor muydunuz?




Günde ortalama 500 tabak pilav satan bir pilavcının, ayda 15000 tl kar ettiğini... (tek başına çalıştığı hesap edilmiştir, pirinç, mekan, haraç gibi olasılıklar zaten hesap edilmiştir)

Bi Cola




Blogun ikinci yazısının Bi Cola olması tamamen tesadüf, zira şu an Bi Cola içiyorum. Öncelikle şundan bahsedelim, Bi Cola nedir? Bi Cola, Cüneyt Zapsu'nun Bim'i devrettikten sonra rakip market olarak sıfırdan kurduğu a 101 marketlerinin kolasıdır. Bilen bilir, Bim'de de Le Cola vardı...

Bi Cola, illa ki Coca Cola ve Pepsi ile yarışmak için üretilmiş bir içecek değil. Hedef kitlesi dar gelirli insanlar, öğrenciler vs. diyebiliriz. Tabii buna Coca Cola ve Pepsi'yi günah sayıp içmeyenleri, Cola Turka'dan da hazzetmeyenleri de ekleyebilmek mümkün. Hedef kitlesinin sonucu olarak, Bi Cola'nın 330 ml'lik kutusunun şu anki fiyatı 50 kuruş. 1,5 litrelik şişesinin ise 1,15 tl. Bu fiyat nereden baksanız pahalı rakiplerine göre yarı yarıya daha ucuz olduğunu gösteriyor. 2,5 lt olanı da var ama fiyatını bilmiyorum açıkçası. Şu an uzun kırmızı Tekel 2000 ile birlikte tükettiğim Bi Cola için söyleyebileceklerim genelde olumlu şeyler..

Özellikle, aman abi ben Coca Cola'dan başkasını içmem diyenlerden değilseniz, 50 kuruşa üç aşağı beş yukarı yakın tatta bir içecek içmek çokta fena bir duygu değil. 5 tl'ye 10 kutu alıp buzdolabına stoklamak, hele ki yaklaşan yaz günleri için gayet mantıklı bana kalırsa. Öte yandan, güzellik sende değil, sana bakan gözdedir lafına pek aldırış etmeden; tasarımın doğrudan doğruya Coca Cola'dan çalıntı olduğunu da söylemek lazım. Uzaktan bakınca kesinlikle Coca Cola kutusundan ayırt edebilmek mümkün değil.

Öte yandan, Bi Cola'nın light versiyonu yok, Bi Portakal ve Bi Gazoz isimlerini taşıyan iki versiyonu daha var(hani reklamında Mazhar Alanson içiyordu) ancak deneme fırsatı bulabilmiş değilim.

Coca Cola ve Pepsi'yi bir yana bırakıp, asıl rakibi olan Le Cola ile kıyaslamak gerekirse Bi Cola'yı; normal kolası Le Cola'dan çok daha iyi diyebilirim. Yani lezzet olarak, prestijli markaların kolalarına daha yakın. Hatta Lig Tv'de sıkça reklamını gördüğümüz iğrenç kola markası, Chat Kola'dan kat be kat üstün. Light versiyonu olmadığı için, Le Cola light ile kıyaslama fırsatı bulamıyorum.

A 101, Bim tarzı marketlerin bu içecekleri, fason olarak ürettirdiğini de belirtmekte fayda var. Mesela Bim'in Le Porta'sı Ülker Çamlıca tesislerinde üretiliyordu. Bi Cola ve arkadaşları ise, "Sağlıklı Gıda Ürünleri bla bla Şirketleri" tarafından Celaliye, Silivri'de üretiliyor...

Nihayetinde, ben öğrenciyim ya da anlık ta olsa "param yok ama canım kola çekti" diyorsanız, içilebilecek bir ürün. İçin, içtirin...

Başlangıç



Pilav, Çilav, Risotto... Yani, aynı şey... Biz iki kişiyiz. Ve maskadımız, ağza giren bazı sakıncalı şeyler hariç her şeyden bahsetmek. Gurme değiliz, öğrenciyiz. Vedat Millor olalım triplerinde de değiliz, zira bir tarafımızın buna yetmeyeceğini de biliyoruz. Ama sonuç olarak, bizim de ağzımız var be kardeşim. Öğrenci olduğumuz içinde fazlasıyla dışarıda vakit geçiriyor ve bir şeyler tüketiyoruz-tüketim toplumunun gereklilikleri-. Bunlar sadece yemek değil tabii, az önce de dedik ya; ağza giren bir takım sakıncalı şeyler hariç her şey. Yemek, abur cubur, sigara, alkol vs... Bazen konseptin dışına da çıkabiliriz, özgürce muhabbet etmek istiyoruz. Muhabbet dedik dikkat edin, dilimizin kemiği yok yani. Sizinkinin de olmasın, buyrun soframıza oturun. Biz iki kişiyiz, ben Fatih... Ortağım Bora... Umuyorum güzel bir başlangıç olmuştur. Merhaba!