15 Temmuz 2011 Cuma

Ranchero


Fazlasıyla boş vaktim olmasına rağmen bakıyorum da en son postu yazalı 3 hafta olmuş. Umuyorum, üşengeçlik yapmazsam bundan sonra bu kadar ara vermeyeceğim. Neyse bu kadar geyikten sonra mekanımızı tanıtalım. Bu postumda size Ranchero adlı restaurant dan bahsedeceğim. Ranchero, tamamen Meksika mutfağı üzerine yemekler yapan bir restaurant ve şu anda iki şubesi bulunmakta. Ben Nişantaşı'ndaki Reasürans çarşısı içerisinde yer alan şubesine gittim ve bildiğim kadarıyla diğer şubesi de karşıda Suadiye'de. Mekanın içerisiyle ilgili fotoğraf çekmediğim için size gösteremeyeceğim ama restaurantın içerisi de Meksika kültürüne has şeylerle döşenmiş. Garsonlardan rica ederseniz bu kültürü yansıtan kıyafetleri ve uzun Meksika şapkalarını da takıp, deneyebilirsiniz.

Asıl iş yemeklere gelecek olursak, en son gittiğimde Ranchero Spesiyalleri içerisinde yer alan Tampiquena adlı yemekten demiştim. Tampiquena, kendine has özel tabağıyla ve bu tabağın içerisinde yeterince büyük bir bonfile et, sebzeler ve kızarmış patates ile servis edilmektedir. Valla ne yalan söyleyeyim normalde bu tür büyüklükte ki bir et ile doyarım diye düşünürüm ama pek doyduğum söylenemez. Keza arkadaşım da doymamıştı, bilmiyorum belki sıkıntı biraz biz de:) . Yemekle ilgili yorumumu söylemem gerekirse, eğer doyacağınızı düşünüyorsanız kesinlikle deneyin derim, eti çünkü çok leziz ama yanındaki ıvır zıvırlar pek tatmin edici değil. Yanlış hatırlamıyorsam fiyatı 28-30 TL civarı.
Tampiquena

Ranchero tabi ki de, spesiyalleri dışında birçok aperatif, salata, burger, Meksika yemekleri yapmakta. Bunların hepsini deneme fırsatım olmadı ama artık ortalama her restaurant da yapılan Fajita'yı özellikle Ranchero'da da denemenizi öneririm. Ortalama kişi başı 30-35 TL civarı çıkabileceğiniz bu restaurantı, en azından bir sefere mahsus denemenizi öneririm. Hem yemeğinizden sonra verdikleri bu bedava meyve kokteyleri de çok hoşunuza gidecektir:)
Kokteyl

Not: Fotoğraflar, bizdendir.

20 Haziran 2011 Pazartesi

Overrated- Fatih Karadeniz Pidecisi - Karşıt Görüş

Evet, bu blogun bir ilginç yanı da şu olacak ki biz iki arkadaş bazı konularda uyuşamıyoruz. Fatih Karadeniz Pidecisi'de bu konuda önde gelen tartışma noktalarımızdandır. Her şeyden evvel ben inadına salaş takılan mekanı sevmiyorum arkadaş. Pideyi gazete kağıdına sarıp getirmeler, küt diye önüne koymalar falan. Pek hoşuma gitmiyor. Nezaket bekliyorum işletme sahibinden. Yani sırf Vedat Millor geldi diye böyle havalara girmeler, kıç kadar mekanda bir sürü adamı nefes darlığından öldürmeler, Pazartesi açmamalar; bunlar sıcak tavırlar değil, bunlar şehrin kesmekeşi içerisinde kaybolmuş arkadaşlara yalandan samimiyet ayağına yapılan tavırlardır. Öte yandan, buranın pidelerini zannediyorum sadece Karadenizli arkadaşlar sevebilir, zira aşırı derecede ağır. Yani peynirli kısmına hiç değinmek bile istemiyorum ama kıymalı kısmı da tam bir facia. Birde yumurta falan derken adam ölecek gibi oluyor. Ha Karadenizli arkadaşlar muğlama mı, mıhlama mı ne tadı alıyorlarmış, orası doğrudur saygı duyarım. Ha bir de bir pidecide neden sucuklu, kaşarlı pide olmaz o da ayrı mevzu ama ne diyeyim. Mekan bence Overrated'dir. Öpüldünüz.

MBU'dan Cevap:
Evet dostum Konialis'in bir mantıksız saldırısıyla daha beraberiz. Sondan başlayarak bende dostumuzu refüze edeceğim. Dostum hangi karadeniz pidecisinde sen acaba kaşarlı ve sucuklu pide yapıldığını gördün? Daha doğrusu Karadeniz Pidesi nedir onu alalım önce senden? Vedat Milor geldi diye havaya girdi demişsin ama Vedat Milor gelmeden evvel sanki buraya 40 yıldır gidiyormuşsun gibi bir izlenim vermişsin ve de önceden böyle değildi de Vedat Milor gelince çok havalandı demeye getirmişsin. Ah bee Konialis sen buraya hayatında bir defa gittin ve de yalandan samimiyet diye suçladığın yere, sen yalandan şeyler yazıyorsun. Ne zaman pideyi gazete kağıdıyla getirmiş burası? veya ne zaman küt diye koymuş? Saçma sapan milletten duyduğun şeyleri buraya yaşamış bir şekilde "yalandan" aktarman hiç hoş değil! Ha bildiğin daha güzel Karadeniz Pidecisi varsa yaz dostum biz de bilelim. Ama yoksa bu görüşünde art niyet ararım. Durumu ben senin yerine özetleyeyim. Konialis hayatında bir defa Karadeniz Pidesi yemiş biri olarak ( belki 2), karadeniz pidesini sevmemiştir ama bu mekana bok atmayı gerektirmez. Öpüldünüz

Pilav,Çilav, Risotto Twitter'da!


Blogumuzla ilgili son güncellemeleri artık twitterdan takip edebilirsiniz. İşte twitter adresimiz.

Fatih Karadeniz Pidecisi

Finaller, bitirme projesi derken uzun zamandır yazamıyordum bloga. Bundan sonra bu tür bahanelerim kalmadı ve gün aşırı sizlere bir mekan tanıtmaya çalışacağım. Fatih'te sur ocakbaşıyla beraber en popüler yer olan (özellikle Milor abimizin gitmesinden sonra) Fatih Karadeniz Pidecisi'nden bahsedeceğim. İtfaiyenin karşısında Büyükkaraman caddesinde yer alan Fatih Karadeniz Pidecisi, fotodan da anlayabileceğiniz gibi gayet küçük ve salaş bir yer. Belki birçok kişi bu yönünü sevmeyebilir ama doğallıktan, rahatlıktan yana ve şaşayı çok sevmeyen bir insan olduğum için böyle olması daha çok hoşuma gidiyor. Eğer baştan burayı kötü yönde eleştirecek olursak, eleştiriler bu yönde olabilir.
Gelelim buranın pidelerine. Kıymalı, peynirli ve karışık olmak üzere üç çeşit pide yapılmakta. Fotoda görüldüğü üzere ben karışık yani yarısı peynirli yarısı kıymalı olanı tercih ettim. İsteğe göre ortaya yumurta da kırdırtabiliyorsunuz. Normalde yumurtalı tercih ederim ama bu fotonun çekildiği gün ağır olur diye yumurtasız tercih ettim ve yerken hata yaptığımı anladım. Ortaya kırılan yumurta bu pideye çok da güzel tat katmakta. O yüzden ağır olmayacağını düşünüyorsanız bence yumurtalı tercih edin. Ayrıca peynirli kısımdan da bahsetmek istiyorum. Özellikle benim gibi Trabzonlu ve Karadenizli olanlar daha iyi bilirler ve bu peynir kısımı yerken muğlama yiyor gibi hissediyorsunuz. Muğlama seviyorsanız ( ki Karadeniz dışındakilerinde sevdikleri ender yiyeceklerdendir) peynirli kısmı kesinlikle sevecekseniz. Sevmiyorsanız veya hiç yememişseniz de bence hafif oluşuyla ve sadeliğiyle gayet hoşunuza gidecektir.

Bir pidenin 8-9 TL arasında değiştiği Fatih Karadeniz Pidecisi'ne , yolunuz düşerse mutlaka uğrayın derim. Kişi başı 10-11 TL'ye kalkabileceğiniz bu Karadeniz Pidecisi, pazartesi kapalı olmakla beraber (malzemelerin temin edilmesinden dolayı) haftanın diğer günleri açıktır. Şimdiden afiyet olsun.

Not: Fotoğraflar bizdendir.

13 Haziran 2011 Pazartesi

Vizontele'den...

Bir zamanlar




Samsun 216'larda eskiden 5,10,13,14 ve nadir olarakta 16 gibi numaralar çıkıyordu... ancak son 1,5 yıldır görüyorum ki, meşhur numaralar tamamen kaldırılmış... artık 216'larımızı da standart olarak içmek zorundayız... yeni numarasız halini, ne 13'e, ne 15'e benzetebiliyorum... sanki sigaranın tadı tamamen değişmiş gibi, bundan sebep te uzun süredir tekel 2000 içiyorum.. ama yine de Behzat amirimin hatırına 216 rullaz diyorum..

not:Peki nedir bu numaralar diye soracak olan arkadaşlar için ekşisözlük'e girip samsun 216 başlığına bakmalarını tavsiye edeceğim.

11 Haziran 2011 Cumartesi

Halley Çift Kat



Fiyatı 50 kuruş. Yıllardır istikrarını bozmayan bir klasik, Halley.. Ülker'in gıda mühendisleri, arge uzmanları elele verip düşünmüşler, nasıl daha yaratıcı olabiliriz diye ve akıllarına bu gelmiş. Çift katlı halley yapmak. Güzel mi? Aşırı düşkününe belki... Bana kalırsa fazla ağır, fazla bunaltıcı. Pek yaklaşmayın derim.

not:Fotoğrafı'da evet, utanmadan başka bir blog sahibesinden çalıyorum.

10 Haziran 2011 Cuma

Macgal'da döner, sosisli, şakşuka



Şimdi de konumuz bir Bağcılar efsanesi. Macgal. Macgal büfe, Bağcılar caddesinde. Safa hastanesinin karşısında yer alır. Genel olarak Bağcılar mantığına oldukça ters bir mekandır. Bir bakıma Bağcılar'ın modernleşmesinde öncü kurum rolünü üstlenmiş olduğunu söylemek, zannediyorum ki abartı olmaz.

Macgal'ın asıl mevzusu sosislisidir. Macgal'ın sosislisini inanın bana en kral hot dog mekanında yiyemezsiniz. Öyle heinz marka ketçapa falan da gerek yok. Macgal'ın acı sosu, üstüne de ketçap yeterli. Fiyatı 1,75 tl. Goralı istersen 2 tl.

Macgal'ın ikinci mevzusu Tavuk döneridir. Tavuk döner artık yurdumuzda klişe olmuş durumda, bilen de bilmeyen de yapıyor ki aslında tavuktan yapılan döner ne derece dönerdir o da tartışılır. Ama Macgal farkını burda da yansıtıyor, adamlar canavar gibi döner yapıyorlar. Fiyat 1.75 tl. Kuru soğan ve yine Macgal'a has acı sosla tavsiye olunur.



Macgal'ın üçüncü mevzusu şakşuka'sıdır. Şakşuka patlıcandan yapılır. Domatesli patlıcan kızartması diyebiliriz. Ama evde yapsan böyle güzel olmuyor işte. Çok şahane bir kıvamda, nasıl tarif etsem patates püresi gibi. Patlıcan seviyorsan yiyeceksin. Yine acı sos ekleteceksin. Bazen biber koymuyorlar, onu da rica edeceksin; koyacaklar. Fiyatı 2 tl'dir. Tanıyorlarsa 1,5 tl'ye de verebilirler.


Macgal'ın birde ciğeri vardır. Ciğeri de güzeldir. Ama ciğer hususunda kimse bahçe büfenin eline su dökemeyeceği için pek üzerinde durmayacağım. İlla yiyeceğim dersen kuru soğan ve acı sos ikilisini unutma.

Hangisini yersen ye yanında Macgal'ın açık ayranını iç. 1 tl'dir. Bardağı da kocamandır.

Sevgilerle.

22 Mayıs 2011 Pazar

Toros 2005




Bir nevi kaçak sigara. European Tobacco isimli, Mersin kökenli, Barzani ilişkili şirket tarafından üretilir. Nerede üretildiği muamma olmakla birlikte, yurda kaçak girer. Şirketin fabrikasının Mersin'de olduğu iddiaları ise apayrı bir paranoya oluşturmaktadır. Fiyatı 2,5 tl'dir. Tadı garibanlıkta güzel, bollukta boktandır. Tekel sigaralarını sevenler, 2001, 2000 çakması olan bu sigarayı da sevebilir, kar edebilir. Ancak şunu eklemek gerekir ki korkunç balgam yapıyor. Kaçakçılardan, tablacılardan temin edilir.

20 Mayıs 2011 Cuma

Bafetto Pizza




Dostumuz Cem Sinan'ın grupanya davetiyle, bugün de Bafetto Pizza'da soluklandık. Bu mekan, Marmara Forum'da yer alıyor. İddialarına göre, Pizza Hut, Sbarro, Dominos tarzı fast food pizzacılığa karşılar. Pizza dediğin, tahta bir platformda çatal, bıçakla yenir; hamuru ince olur modundalar... Peki iddialarının arkasında durabiliyorlar mı? Göreceğiz :)

Öncelikle, büyük boy pizza+kola fiyatı normal durumlarda 15-16 tl gibi bir şey. Bizim indirimimiz vardı, 6,90 tl'ye yedik. Zaten indirim olmasaydı pek gideceğimiz de yoktu aslında, ama grupanya sağolsun; gitmiş görmüş olduk vesselam.

Arkadaşlardan birisi karışık, diğeri milano pizza söylediler. Ben mexicano pizza söyledim. Diğer arkadaşta Margarita diye bir pizza söyledi ki tamamen mozarella peynirinden oluşmakta. Karışık pizza ile Milano pizza'nın ise , sucuk ve mantar dışında pek bir farkları yoktu. Gelelim menünün en başarılısı olan Mexicano'ya; Mexicano Pizza, tavuk, jalapeno, kırmızı biber, mozzarella, soğan ve domatesten oluşuyordu ve bana kalırsa gayet iyiydi. Bafettonun asıl esprisi olan hamurun inceliğiyse gerçekten ilginç bir şey, zira bugüne kadar yediklerimiz pizza değil başka bir şeydi herhalde diyorsunuz, ya da tam tersi. Zira lahmacun hamuru kadar ince ve gevrek bir hamur üzerinde sunuluyor Pizza. Bunu sevmek, ya da sevmemek size kalmış ama Bafetto'nun da farkı bu...

Nihayetinde diyebilirim ki, öyle aman aman bir şey yok. Gerçi ben Pizza olayını da fazla seven bir vatandaş değilim. Ama meraklısıysanız mutlaka uğrayın, pişman olunacak bir ortam değil...

Max Twister

Dostum Konialis, dondurmadan girince bende size son dönemde tükettiğim bir dondurmadan bahsetme gereği duydum. Arkadaşım A'nın tavsiyesiyle son dönemlerde yemeye ve yalamaya başladığımız bu uzun ve yuvarlak hatlı dondurma sayesinde, beşiktaştan yıldız parkına kadar olan yürüyüşümüzün nasıl geçtiğini anlayamıyoruz bile. Dostum A genelde Ananas, limon ve çileklisini tercih etse de ben daha çok dışı kavun, çilek ve içi portakallı olanı tercih ediyorum. 1 TL'lik fiyatı da bu dondurmayı her daim tüketme isteği doğurmuyor değil. Eğer ki bizim gibi 10-15 dk lık yürüyecek yolunuz bulunuyorsa, sıkıcı yolculuğunuzu bu dondurmayla tatlandırın derim

Algida Fruttare


Vallahi arkadaşlar, ben dahi yazmaya üşeniyorum bu dondurma hakkında. Aslında dondurma demekte boş, buz diyelim. Gerçi ananas aromalısı için konuşmayayım, hindistan cevizlisinden bahsedelim... Gerçek meyve parçacıkları falan filan diye giden reklamlardan yola çıkarak dedim ki, tahminimce sütbeyaz, minimilk karışımı üstelik hindistan cevizli şahane bir şey olsa gerek bu dondurma. 75 kuruş ödedim aldım, merak işte... Olmaz olsun; bildiğin buz, beyaz renk verilmiş. İçine de kolpadan hindistan cevizi eklenmiş. Ve en fenası, korkunç derece de şekersiz bir şey. Övüne övüne diyor ya zaten panolarda, 96 kalori bilmemne diye. Siz siz olun, 96 değil 0 kalori olsa alınacak, yenecek şey değil...

19 Mayıs 2011 Perşembe

Overrated: Sur Ocakbaşı

Dostum Fatih'in yazılarından sonra benim de bir şeyler yazmam gerektiğini hissettim ve sizlere son zamanların en overrated, bir zamanların underrated mekanlarından biri olan "Sur Ocakbaşı"ndan bahsedeceğim. Bu vesileyle de "Merhaba" demiş olalım.

Sur Ocakbaşı, bilmeyenler için söyleyelim Fatih'in Kadınlar Pazarı içerisinde yer alan birçok kebapçısından birisi. Buranın Fatih'in sınırlarını aşan üne kavuşmasına sağlayan iki şey bulunmakta. İlki karışık kebap olarak nitelendirebileceğimiz Sur Kebabı, ikincisi de irmik helvalı dondurma olarak tarif edebileceğimiz Sur Tatlısı.

Sur Kebap

Sur Kebabı, yuvarlak tepsi içerisinde bulgur pilavı, adana, et şiş, tavuk şiş, ezme, soğan, kızartılmış domates ve kırmızı lahana şeklinde sunulmaktadır. Çok yiyen bir kişi için (bknz: biz) bile bir porsiyonu yeterlidir diyebilirim.Kişi sayısına göre ortaya bir tepsi şeklinde de alabilmeniz mümkün. Özellikle bayan ve az yiyen arkadaşlarınızla gittiğinizde 3 kişilik bir grup için 2.5 porsiyon ortaya idealdir. Gelelim asıl Sur Kebabı geçmişte underrated günümüzde overrated yapan hadiseye. Şunu diyebilirim ki tat açısından artık Sur Kebap size öyle ekstrem bir şey sunmaz. Evet doyarsınız, şişersiniz (ki şişmenizi sağlayan temel şeyde bolca bulgur pilavıdır) ama 17 TL'ye kesinlikle bu kebaptan daha lezzetlisini bulabilirsiniz. Burası bu kadar popüler olmadan evvel tat açısından bu kadar standartlaşmamıştı ve bu kadar bilinen bir yer olmadığı için daha az müşteriye daha iyi tat sunabiliyordu. Ama giderseniz görebileceğiniz gibi artık oturulacak yer bulmanın mümkün olmadığı bir yer olduğu ve zamanla yarışmak durumunda oldukları için eski kalitesinde kebaplar hazırlayamadıkları bir gerçek.
Sur Tatlısı

Gelelim Sur Tatlısı'na. Doyurucu Sur Kebabı yenildikten sonra 2 kişiye 1 porsiyon şeklinde önerebileceğim bu tatlı Sur Ocakbaşı'nın belki de değişmeyen ender lezzetlerinden. İrmik helvasının altına konulmuş vanilyalı dondurmasıyla, özellikle yazın sıcak havalarda çok seveceğiniz bir tatlı olabilir.

Bunun dışında dikkat çekebileceğim en büyük sorun servisin kalitesizliği. Özellikle garson diye çalışan arkadaşların biraz daha kibar ve yontulmuş olması gerekiyor. Bunla ilgili en güzel??? aklımda kalan anı da ablamın yarıdan az kalan kolasına garsonun kolayı tutup "İçicen mi?" demesidir. Evet Sur Kebap bu kadar samimidir, evde annenizden ve babanızdan bulamayacağınız samimiyeti bu arkadaşlardan bulabilirsiniz. Servis kalitesinde bu kibarlıklarının yanı sıra yavaşlıkta büyük bir problem. Bunda da en büyük etken tabi ki de yoğun müşteri sayısı.


Kelle başı bir porsiyon sur kebabı, sur tatlısı ve bir kola alarak 25 TL'ye çıkabileceğiniz bu mekana yolunuz eğer Fatih'e düşerse ve de hiç gitmediyseniz deneme amaçlı olarak gitmenizi öneririm. Eğer ki 25 TL çok birader şöyle daha hesaplı yerler yok mu derseniz, bizi okumaya devam edin. Hade kalın sağlıcakla

18 Mayıs 2011 Çarşamba

Biliyor muydunuz?




Günde ortalama 500 tabak pilav satan bir pilavcının, ayda 15000 tl kar ettiğini... (tek başına çalıştığı hesap edilmiştir, pirinç, mekan, haraç gibi olasılıklar zaten hesap edilmiştir)

Bi Cola




Blogun ikinci yazısının Bi Cola olması tamamen tesadüf, zira şu an Bi Cola içiyorum. Öncelikle şundan bahsedelim, Bi Cola nedir? Bi Cola, Cüneyt Zapsu'nun Bim'i devrettikten sonra rakip market olarak sıfırdan kurduğu a 101 marketlerinin kolasıdır. Bilen bilir, Bim'de de Le Cola vardı...

Bi Cola, illa ki Coca Cola ve Pepsi ile yarışmak için üretilmiş bir içecek değil. Hedef kitlesi dar gelirli insanlar, öğrenciler vs. diyebiliriz. Tabii buna Coca Cola ve Pepsi'yi günah sayıp içmeyenleri, Cola Turka'dan da hazzetmeyenleri de ekleyebilmek mümkün. Hedef kitlesinin sonucu olarak, Bi Cola'nın 330 ml'lik kutusunun şu anki fiyatı 50 kuruş. 1,5 litrelik şişesinin ise 1,15 tl. Bu fiyat nereden baksanız pahalı rakiplerine göre yarı yarıya daha ucuz olduğunu gösteriyor. 2,5 lt olanı da var ama fiyatını bilmiyorum açıkçası. Şu an uzun kırmızı Tekel 2000 ile birlikte tükettiğim Bi Cola için söyleyebileceklerim genelde olumlu şeyler..

Özellikle, aman abi ben Coca Cola'dan başkasını içmem diyenlerden değilseniz, 50 kuruşa üç aşağı beş yukarı yakın tatta bir içecek içmek çokta fena bir duygu değil. 5 tl'ye 10 kutu alıp buzdolabına stoklamak, hele ki yaklaşan yaz günleri için gayet mantıklı bana kalırsa. Öte yandan, güzellik sende değil, sana bakan gözdedir lafına pek aldırış etmeden; tasarımın doğrudan doğruya Coca Cola'dan çalıntı olduğunu da söylemek lazım. Uzaktan bakınca kesinlikle Coca Cola kutusundan ayırt edebilmek mümkün değil.

Öte yandan, Bi Cola'nın light versiyonu yok, Bi Portakal ve Bi Gazoz isimlerini taşıyan iki versiyonu daha var(hani reklamında Mazhar Alanson içiyordu) ancak deneme fırsatı bulabilmiş değilim.

Coca Cola ve Pepsi'yi bir yana bırakıp, asıl rakibi olan Le Cola ile kıyaslamak gerekirse Bi Cola'yı; normal kolası Le Cola'dan çok daha iyi diyebilirim. Yani lezzet olarak, prestijli markaların kolalarına daha yakın. Hatta Lig Tv'de sıkça reklamını gördüğümüz iğrenç kola markası, Chat Kola'dan kat be kat üstün. Light versiyonu olmadığı için, Le Cola light ile kıyaslama fırsatı bulamıyorum.

A 101, Bim tarzı marketlerin bu içecekleri, fason olarak ürettirdiğini de belirtmekte fayda var. Mesela Bim'in Le Porta'sı Ülker Çamlıca tesislerinde üretiliyordu. Bi Cola ve arkadaşları ise, "Sağlıklı Gıda Ürünleri bla bla Şirketleri" tarafından Celaliye, Silivri'de üretiliyor...

Nihayetinde, ben öğrenciyim ya da anlık ta olsa "param yok ama canım kola çekti" diyorsanız, içilebilecek bir ürün. İçin, içtirin...

Başlangıç



Pilav, Çilav, Risotto... Yani, aynı şey... Biz iki kişiyiz. Ve maskadımız, ağza giren bazı sakıncalı şeyler hariç her şeyden bahsetmek. Gurme değiliz, öğrenciyiz. Vedat Millor olalım triplerinde de değiliz, zira bir tarafımızın buna yetmeyeceğini de biliyoruz. Ama sonuç olarak, bizim de ağzımız var be kardeşim. Öğrenci olduğumuz içinde fazlasıyla dışarıda vakit geçiriyor ve bir şeyler tüketiyoruz-tüketim toplumunun gereklilikleri-. Bunlar sadece yemek değil tabii, az önce de dedik ya; ağza giren bir takım sakıncalı şeyler hariç her şey. Yemek, abur cubur, sigara, alkol vs... Bazen konseptin dışına da çıkabiliriz, özgürce muhabbet etmek istiyoruz. Muhabbet dedik dikkat edin, dilimizin kemiği yok yani. Sizinkinin de olmasın, buyrun soframıza oturun. Biz iki kişiyiz, ben Fatih... Ortağım Bora... Umuyorum güzel bir başlangıç olmuştur. Merhaba!